Mitos sözcüğü Yunanca kökenlidir, μυθος [mithos]
Eski Yunan’da “geçmişte söylenenlerin tekrarı” (söylence) anlamında
kullanılmıştır, çağdaş batı dillerinde ise “efsane” anlamında kullanılmaktadır.
Daha çok gerçekte olmayan bir hikaye, masal ya da anlatıyı ifade ettiği varsayılır. Mitosların
(efsanelerin) doğruluğu ya da nesnelliği tartışılmaz, dinsel ya da kültürel bir
temaya, evren ve yaratılışa, Tanrılara veya kahramanlara ilişkin olabilir. Mitosları konu edinen inceleme alanına ise
“mitoloji” denir.
Aklın ve
bilimin egemen olmadığı, henüz aydınlanma sürecini tamamlayamamış, geri kalmış toplumlarda
kitleler dinsel, kültürel ve/veya sosyo-kültürel mitoslar, efsaneler ve
kahramanlık hikayeleri ile uyutulur, ayrıksı
ve karşıt düşünceler tehlikeli görülür, seslerini çıkarmalarına, kitlelere
seslenmelerine izin verilmez. Bu toplumlarda mitoslar adeta genel kabullerdir,
tartışılması hiçbir şekilde hoş görülmez, “dokunan
yanar”.
Batı demokrasilerinde
ise mitosların (mitoloji kahramanlarının) yeri ayrı, gerçeklerin yeri ayrıdır. Her türlü yönetişim sürecinde çoğulculuk (plüralizm) ve
katılımcılık esastır. Özünde şiddet içermediği ve şiddeti teşvik etmediği
sürece düşüncenin izharı (açıklanması) ve
savunulması, kitlelere iletilmesi serbesttir, dahası bu hakkın kullanımı teşvik
edilir, kişiler düşüncelerini açıklamaya
özendirilir. Amaç her düşünceye kulak vererek, toplum için yararlı, adil ve demokratik olanı
belirleyebilmek, ortak aklı üretebilmektir.
Demokratik toplumlarda ifade özgürlüğü en az yaşam hakkı kadar kutsal kabul
edilir, düşünme ve düşündüğünü ifade
özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır, bu özgürlüklerinin olmadığı yerde demokrasiden bahsedilemez.
Farklı
düşünmek, hadiseye farklı bir zaviyeden
(açıdan) bakabilmek bir akli değerlendirme (uslamlama) sürecinin sonucudur,
emek ister, zahmetli bir iştir. Bu süreçte deney, gözlem ve bilimin ışığı
altında zaman içerisinde oluşmuş genel kabuller (bilimsel doğrular) topluma yol
gösterir, rehber olur.
Demokratik
bir düzen içerisinde kalkınmanın, insanca yaşamanın, güzel günlere
ulaşabilmenin yolu bilime inanmak, düşünme
ve düşündüğünü icra etme sürecinde bilimsel doğruları esas almaktan geçer.
Yazıma Ulu
Önder Atatürk’ün “Hayatta En Hakiki Mürşit (yol gösterici, rehber) İlimdir”
sözü ile son veriyorum.
Yolunuz
bilimden ayrılmasın.