12 Ağustos 2013 Pazartesi

AHDE VEFA ÜZERİNE

“Ahde Vefa” üzerine .

Bu yazımda sizlere hukukun temel ilkelerinden biri olan “Ahde Vefa” ilkesinden dem vurmak istiyorum  (Latincesi “Pacta Sunt Servanda”, İngilizce “Agreements must be kept”) . Türkçesi en yalın çeviriyle “Verilen Söz Tutulmalıdır”. Dilimizde bunun üzerine pek çok ata sözü ve sıfat vardır, “Sözünün Eri”, “Özü-Sözü bir”, “Sözü Senettir”, “Verdiği Sözden Assan da Kessen de Dönmez” gibi.

Sözüne sadık kalmak türkülerimize de yansımıştır, örneğin bir Sivas-Divriği Türküsünde Ozan şöyle der “Bir ahdine sadık yar bulamadım”.  

İkili münasebetlerden tutun Devletlerarası Antlaşmalara varıncaya değin, dostlukları  kuran ve yaşatan verilen sözlerin karşılıklı tutulması olgsusudur, ozanın deyişiyle “ahdine sadık kalmaktır”.

“Ahde Vefa”;  Felsefede de üzerinde önemle durulan kavramlardandır. Avusturyalı Hukuk Felsefecisi Hans Kelsen’in ortaya attığı “Normlar Hiyerarşisi” Kuramında hukuk normları üstten aşağıya anayasa-yasa-tüzük-yönetmelik-idari kararlar olarak sıralanır. Kelsen’e göre; tüm hukuk normları meşruiyetini bir üstteki ve nihayetinde en üstteki normdan “anayasadan” alır, anayasa ise meşruiyetini  “ahde vefa” ilkesinden alır. Kelsen’in düşüncesinden hareketle toplumu ve devlet örgütlenmesini ayakta tutan asıl norm “ahde vefa”dır.

Dostlukların tesisi ve sona ermesi, kişilerin saygınlık kazanması ya da itibarını yitirmesi gibi süreçlerde değerlendirme ölçütümüz, verilen söze bağlılıktır.

Sonuç olarak; kişi yerine getiremeyeceği sözü vermemeli, verdiği sözü ise ne bahasına olursa olsun yerine getirmelidir. Bu düsturu edindiği zaman kişi diğerlerinden ayrılır,  insan (birey) olur.


Fatih Selim Yurdakul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder