“Ahde Vefa” üzerine .
Bu yazımda
sizlere hukukun temel ilkelerinden biri olan “Ahde Vefa” ilkesinden dem vurmak
istiyorum (Latincesi “Pacta Sunt
Servanda”, İngilizce “Agreements must be kept”) . Türkçesi en yalın çeviriyle
“Verilen Söz Tutulmalıdır”. Dilimizde bunun üzerine pek çok ata sözü ve sıfat
vardır, “Sözünün Eri”, “Özü-Sözü bir”, “Sözü Senettir”, “Verdiği Sözden Assan
da Kessen de Dönmez” gibi.
Sözüne sadık
kalmak türkülerimize de yansımıştır, örneğin bir Sivas-Divriği Türküsünde Ozan
şöyle der “Bir ahdine sadık yar bulamadım”.
İkili
münasebetlerden tutun Devletlerarası Antlaşmalara varıncaya değin, dostlukları kuran ve yaşatan verilen sözlerin karşılıklı
tutulması olgsusudur, ozanın deyişiyle “ahdine sadık kalmaktır”.
“Ahde
Vefa”; Felsefede de üzerinde önemle
durulan kavramlardandır. Avusturyalı Hukuk Felsefecisi Hans Kelsen’in ortaya
attığı “Normlar Hiyerarşisi” Kuramında hukuk normları üstten aşağıya
anayasa-yasa-tüzük-yönetmelik-idari kararlar olarak sıralanır. Kelsen’e göre;
tüm hukuk normları meşruiyetini bir üstteki ve nihayetinde en üstteki normdan
“anayasadan” alır, anayasa ise meşruiyetini
“ahde vefa” ilkesinden alır. Kelsen’in düşüncesinden hareketle toplumu
ve devlet örgütlenmesini ayakta tutan asıl norm “ahde vefa”dır.
Dostlukların
tesisi ve sona ermesi, kişilerin saygınlık kazanması ya da itibarını yitirmesi
gibi süreçlerde değerlendirme ölçütümüz, verilen söze bağlılıktır.
Sonuç olarak;
kişi yerine getiremeyeceği sözü vermemeli, verdiği sözü ise ne bahasına olursa
olsun yerine getirmelidir. Bu düsturu edindiği zaman kişi diğerlerinden ayrılır, insan (birey) olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder