12 Ağustos 2013 Pazartesi

“Enerji bağımlılığı” üzerine.

“Enerji bağımlılığı” üzerine.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda nüfusunun %80’i köylerde, %20’i ise kentlerde  yaşamakta, köylerde yaşayanların büyük bir çoğunluğu, askerde okuma-yazma öğrenenler haricinde, ümmi (okuma-yazma bilmeyen) idi. Kıt kanaat geçinirlerdi, ancak mutlu idiler. Bugünkü gibi enerji bağımlılıkları (elektrik) yoktu, iletişim araçları son derece kısıtlıydı ve dünyada olup bitenden çok sonra haberleri oluyordu. Bazılarının ise hiç haberi olmuyordu. Tüketim, ihtiyaçları ile orantılıydı. Günü kurtardıklarında kendilerine yetiyordu, gelecek kaygısı taşımadıklarından mutlu idiler.
Günümüz insanı ise televizyon, telefon, internet gibi iletişim araçlarının yaygınlaşması ile dünyada ve Türkiye’de olan biteni çok kısa bir sürede öğrenmekte, teknolojik gelişmeleri çok yakından takip etmekte. İletişim araçlarının en yenisine ve en gelişmişine çabucak sahip olmak arzusunda. Cep telefonunun en yenisine sahip olmak adeta bir statü belirleyicisi.  Akıllı telefon ya da en gelişmiş bilgisayarı (ihtiyacının çok ötesinde bir teknolojiye sahip olsa dahi) edinmek isteyip de alamayan kimileri kendilerini mutsuz ve eksik hissetmekte.
Diğer yandan; çocuklarımız kapalı ortamlarda büyümekte, iyi yetiştirmek adına (daha fazla bilgi ile donanmalarını sağlamak amacıyla) çocuklarımız bir kurstan diğer bir kursa taşımaktayız. Bu konuda çoğu kez çocuklarımıza ne istediğini dahi sormuyor ve onlar adına karar veriyoruz. Çocuklarımız, doğal ortamda (sokakta, bağda, bahçede) yaşıtları ile oynama şansına sahip değil. Tüm eğlenceleri bilgisayar, internet, oyun konsolları, televizyon ve cep telefonu. Saydığım bu teknoloji ürünleri çocukların oyuncağı yerine geçmiş durumda. Oyuncağı olarak gördüğü bu ürünler arızalandığı ya da elektrik kesintisi nedeniyle kullanamadıklarında bu durum kendilerini mutsuz etmekte.
Enerji (elektrik, doğalgaz v.s.), veri iletişimi (internet)  ve haberleşme (telefon, GSM) yaşamımızda en temel ihtiyaç kalemleri haline geldi. Bunlardan birinin eksikliği bizi işten güçten alı koymakta ve yaşam o noktada bizler için çekilmez bir hal almakta. En büyük kaygımız elektrik kesintisi haline geldi. Elektrik kesildiğinde veri iletişimimiz kopmakta, işlerimiz durmakta, ısınamamaktayız, her şey tersine dönmekte.
Doğal bir afet sonucu enerji krizi yaşanması halinde bu durumun nasıl aşılacağı günümüzün en kritik sorunu haline geldi. Sonuç olarak;  enerji krizini göğüsleme konusunda hazırlıklı olan toplumlar olası bir krizden daha az etkilenecek, hiçbir hazırlığı olmayanlar ise  ciddi bir kaosa sürüklenecektir.
Fatih Selim Yurdakul


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder