“Enerji bağımlılığı” üzerine.
Türkiye
Cumhuriyeti kurulduğunda nüfusunun %80’i köylerde, %20’i ise kentlerde yaşamakta, köylerde yaşayanların büyük bir
çoğunluğu, askerde okuma-yazma öğrenenler haricinde, ümmi (okuma-yazma
bilmeyen) idi. Kıt kanaat geçinirlerdi, ancak mutlu idiler. Bugünkü gibi enerji
bağımlılıkları (elektrik) yoktu, iletişim araçları son derece kısıtlıydı ve
dünyada olup bitenden çok sonra haberleri oluyordu. Bazılarının ise hiç haberi
olmuyordu. Tüketim, ihtiyaçları ile orantılıydı. Günü kurtardıklarında
kendilerine yetiyordu, gelecek kaygısı taşımadıklarından mutlu idiler.
Günümüz
insanı ise televizyon, telefon, internet gibi iletişim araçlarının
yaygınlaşması ile dünyada ve Türkiye’de olan biteni çok kısa bir sürede
öğrenmekte, teknolojik gelişmeleri çok yakından takip etmekte. İletişim
araçlarının en yenisine ve en gelişmişine çabucak sahip olmak arzusunda. Cep
telefonunun en yenisine sahip olmak adeta bir statü belirleyicisi. Akıllı telefon ya da en gelişmiş bilgisayarı
(ihtiyacının çok ötesinde bir teknolojiye sahip olsa dahi) edinmek isteyip de
alamayan kimileri kendilerini mutsuz ve eksik hissetmekte.
Diğer
yandan; çocuklarımız kapalı ortamlarda büyümekte, iyi yetiştirmek adına (daha
fazla bilgi ile donanmalarını sağlamak amacıyla) çocuklarımız bir kurstan diğer
bir kursa taşımaktayız. Bu konuda çoğu kez çocuklarımıza ne istediğini dahi
sormuyor ve onlar adına karar veriyoruz. Çocuklarımız, doğal ortamda (sokakta,
bağda, bahçede) yaşıtları ile oynama şansına sahip değil. Tüm eğlenceleri
bilgisayar, internet, oyun konsolları, televizyon ve cep telefonu. Saydığım bu
teknoloji ürünleri çocukların oyuncağı yerine geçmiş durumda. Oyuncağı olarak
gördüğü bu ürünler arızalandığı ya da elektrik kesintisi nedeniyle
kullanamadıklarında bu durum kendilerini mutsuz etmekte.
Enerji
(elektrik, doğalgaz v.s.), veri iletişimi (internet) ve haberleşme (telefon, GSM) yaşamımızda en
temel ihtiyaç kalemleri haline geldi. Bunlardan birinin eksikliği bizi işten
güçten alı koymakta ve yaşam o noktada bizler için çekilmez bir hal almakta. En
büyük kaygımız elektrik kesintisi haline geldi. Elektrik kesildiğinde veri
iletişimimiz kopmakta, işlerimiz durmakta, ısınamamaktayız, her şey tersine
dönmekte.
Doğal bir
afet sonucu enerji krizi yaşanması halinde bu durumun nasıl aşılacağı günümüzün
en kritik sorunu haline geldi. Sonuç olarak;
enerji krizini göğüsleme konusunda hazırlıklı olan toplumlar olası bir krizden
daha az etkilenecek, hiçbir hazırlığı olmayanlar ise ciddi bir kaosa sürüklenecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder