13 Ağustos 2013 Salı

Türkçe’de “engelli” kavramı üzerine.

Türkçe’de “engelli” kavramı üzerine.


Öncelikle  engelli  tanımlamasını kabul etmeden önce kullandığımız diğer tanımlara değinmek isterim. Hepimizin bildiği üzere; çok önceleri  engelli  yerine  sakat  sözcüğünü kullanıyorduk, daha sonra özürlü  sözcüğünü kullanmaya başladık ve nihayet  engelli sözcüğünde karar kıldık.

Arapça kökenli olan sakat sözcüğü, vücudunda eksiği olan ya da hastalıklı anlamında kullanıldığı gibi, genel kullanımda  bozuk ve/veya eksik anlamına da gelmektedir.

Sakat sözcüğü ve beraberinde  bedensel eksiklikler ve hastalıklar, dilimizde yer yer hiç de hoş olmayan (kimi zaman aşağılamak maksadıyla) deyimlerle ve atasözleriyle birlikte kullanılmıştır ve hala da kullanılmaktadır, sakatın teki!, sakata gelmek (argo, tuzağa düşmek), kör müsün nesin?,  sağır sultan bile duydu sen duymadın!, sağır duymaz yakıştırır!   gibi.

Özürlü sözcüğü ise ayıplı manasına gelir ve engellilerin ayıplanacak, arsınacak, kendilerinden utanacak bir durumları varmış gibi bir algılamaya dayanır. Engellileri dışlayan, ötekileştiren ve aşağılayan bir tanımlamadır.

Engelli sözcüğü ise İngilizce’deki disable sözcüğünün Türkçe’ye çevirisidir. Daha pozitif ve kapsayıcıdır, engellileri dışlamayan, aksine kucaklayan bir tanımlamadır.
Geç de olsa bu tanımın benimsenmesi, yeni nesillerin engellilere bakış açısını değiştirmesi açısından olumlu olmuştur, olacaktır.

Nitekim; engelli sözcüğü kamuda da genel kabul görmüş ve T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın adı 31.12.2011 tarihi itibariyle Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne dönüştürülmüştür.

Gelecek nesillerin sağlıklı bir düşünce yapısı ile yetiştirilmesinde dilde yapılan bu tür zenginleştirmelerin, dağarcımıza katılan yeni sözcük ve deyimlerin  önemi büyüktür, hayatidir. Zira; bir işe başlarken daha başta sarf edilen ilk  söz, samimi olduğunuz sürece, niyetimizi belli eder. Düşüncelerin yaşama geçirilmesinde, eskilerin deyimiyle kuvveden fiile, yeni deyişle düşünceden eyleme geçişte  sözcükler ve deyimler sizin ne yolda olduğunuzu, maksadınızı açıklar.

Dil beynin, ne düşündüğümüzün yansımasıdır.  Dil gövdenin yarısıdır şeklindeki ata sözümüz de bunu pek güzel ifade eder.

Saygılarımla.

Fatih Selim Yurdakul


    




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder