13 Ağustos 2013 Salı

“Uzlaşma kültürü”, “hoşgörü” ve “adalet” üzerine .


“Uzlaşma kültürü”, “hoşgörü”  ve “adalet” üzerine .

Malumunuz, ülkemizde bu kavramların  pek itibarı yok, neredeyse herkes herkesle kavgalı,  hoşgörüyü hep karşımızdakinden bekler hale geldik. Kanımca; bunun altında yatan en önemli sebep adalet duygusunun örselenmiş olmasıdır. Su tüm yaşam için ne kadar elzem ise adalet duygusu ve inancı da insanlık için o kadar elzemdir. Adaleti dağıtırken şirazeyi (kitap yapraklarını bir arada tutmaya yarayan ince örülmüş bez şerit) kaçırdığınız takdir de, bir kitabın dağılması, yapraklarının dört bir yana savrulması gibi insanlar da dağılır, geleceğe ilişkin umutlarını kaybederler, yalpalamaya başlarlar ve sonuçta toplumsal çalkantılar (kaos) doğar.

Adalet inancı bir kez yara aldığı takdirde yeniden tesisi kolay olmaz, nesiller alır. Bir toplumun yücelmesi, sağlıklı nesiller yetiştirmesi ancak adil bir idare tarzı ile mümkün olur.

Adaletin tesisinde “hoşgörü” olmazsa olmazdır. Hoş görmek, kanımca, farklı olan her düşünceye (şiddet içermediği, başkalarının özgürlük alanına müdahale etmediği sürece) tahammül edebilmektir. Karşısındakinin düşüncesine saygı duymasa bile tahammül edebilen insan erdem sahibidir.

İşte bu noktada yere, göğe sığdıramadığımız (değerini ne kadar anladığımız şüpheli) Mevlana’yı ne kadar içselleştirdik diye kendimize sormak gerek. Mevlana’ya saygı duymak, her yıl sonunda Konya’da düzenlenen “Şeb-i Aruz” törenlerinde boy göstermek mi yoksa O’nun öğretilerini  idrak etmek ve yaşamımızda bir nebze de olsa uygulamak mıdır?

Mevlana’dan söz etmişken hoşgörü üzerine deyişlerinden bir kaçını aktarmadan geçmek olmaz:     

“ İyiyi ara, doğruyu ara, güzeli ara, ama kusuru arama” .

“Ört de senin ayıbını da örtsünler”

“Bir gönül yapmak gelmiyorsa elinden, bari bir gönül yıkılmasın dilinden”

“İnsanı ateş değil kendi gafleti yakar, herkeste kusur görür kendine kör bakar, bil ki neye nasıl bakarsan O’ da sana öyle bakar”

“Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol”

Uzlaşma kültürü ve adalet, ancak ve ancak  hoşgörü’ nün egemen olduğu bir ortamda göverir, boy verir. Kimsenin kimseyle kavgalı olmadığı, ötekileştirmediği, adil bir geleceğe tez vakitte ulaşmak dileğiyle.

Saygılarımla.


Fatih Selim Yurdakul    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder