“Biat kültürü”, “aydınlanma” ve “birey” üzerine.
Arapça kökenli olan “biat”
sözcüğü “bir kimsenin egemenliğini kabullenme”, “boyun eğme”, “buyruğu altına
girme” anlamındadır. Osmanlı’da padişah
öldüğünde yerine geçecek oğlunun devlet yönetiminde söz sahibi guruplarca
(sadrazam, vezirler, serasker ve kazaskerler v.b.) benimsenmesi olgusuna biat
denilmesi sözcük anlamını doğrulamakta ve desteklemektedir.
Biat etmek; biat edenin
biat ettiği kişiye ya da güce (bu güç tüzel, monarşik veya oligarşik bir yapı da
olabilir) mutlak bağlılığını açıklaması, verilen her türlü emri sorgulamaksızın
yerine getireceğini peşinen kabul etmesi, kendisinin iradi olarak hiçbir
şekilde karşı gelmeyeceğini taahhüt etmesi halidir. Türkçe’de; çoğu kez kul,köle
anlamına geldiğini bilmeden, zarafet ve
nezaket ifadesi olarak kullandığımız “bendeniz” (kulunuz, köleniz)
sözcüğü de bu halin bir diğer ifadesidir.
“Aydınlanma”; Ortaçağ
Engizisyonundan çıkış, Rönesans (yeniden doğuş) ve Reform (yeniden yapılanma)
süreçlerinin yaşandığı süreci ve bu süreçte kişi iradesinin vesayet altından
kurtulması ve özgürleşmesini ifade eder. Aydınlanma çağı düşünürleri kişisel
iradenin özgür kılınması amacıyla kiliseye ve yandaşı monarklara karşı amansız
bir mücadeleye girişmişler, bir çok sanatçı ve düşünür yakılmış, yok edilmiş ve
fakat sonuçta egemenliğin ulusa ait olduğu kavramı ile birlikte akıl hakim olmuş
ve birey (özgür insan) kavramı ortaya
çıkmıştır.
Kişi kendiliğinden birey
olmaz. Birey olabilmek zor ve zahmetli bir süreçten geçmeyi gerektirir. Anadolu’da
bir işi yaparken kolaycılığa kaçanlar ya da öngörüsü zayıf olanlar için
söylenen bir atasözü vardır, “ağaca yaslanma kurur, insana güvenme ölür”. Başkasının aklıyla ve ondan aldığı güçle
hareket eden, güvendiği dağa kar yağdığında ne yapacağını şaşırır, yolunu
kaybeder. Bu sebeple bireyin sermayesi
kendi aklı ile emeği olmalıdır.
Günümüzde “birey” olmanın
olmazsa olmazları; her türlü dogmayı
reddetmek, deneyin ve aklın rehberliğinde bilime inanmak, önyargılardan
arınmak, eşitlik ve adaleti üstün değer olarak kabul etmek, insan ve hayvan
haklarına saygı göstermek, emek ve üretime değer vermek, çalışmak ve
yaratmaktır.
Sağlıklı bir toplum biat
edenlerden değil özgür bireylerden oluşmalı ve gelecek bireylerin omuzları
üzerinde inşa edilmelidir. Biat kültürü üzerine inşa edilen toplumlar monopolist,
tekçi, tekilci, tepeden inmeci bir yapıya dönüşür, yönetime tek adam kültü
karamsarlık ve mutsuzluk hakim olur.
Akıl ve bilim üzerine inşa edilen toplumlar ise bireylerin (özgür insanların)
yaşadığı ortamlara dönüşür, mutlu bir yaşam sürerler.
Doğru tarafta onursal yerini almak isteyen birinin illâ Sn.ERDOĞAN'a biât etmesi gerekmemektedir. Şu Marx-bilimsel gerçekliğin tam idrâki içinde İSMET İNÖNÜ'e biât etmesi da yeterlidir: Neo-Tanzimatçılık yolunu 1946 yılında İnönü açmıştır. Yola bilahare Menderes ve Ecevit'in döktükleri molozlar da KEMAL DERViŞ buldozeri ile kaldırılmıştır. Sn.Derviş Pembeköşk Sitesi'nde ikamet ederdi. Sn.ERDOĞAN'ın yürümekte olduğu nurlu-füruğlu yol İNÖNÜ yoludur.
YanıtlaSil